109 KAFİRUN (Kalp körleri) 110 NASR (Yardım) 111 LEHEB (Öfke )

İnsanla görünen O İlah adına,

1. De ki; Ey kafirler (Ey kalp körleri),

2. Ben sizin kölelik ettiklerinize kölelik etmedim,

("Abd": Kul, köle. )

3. Siz de benim kölelik ettiğime kölelik etmediniz,

4. Ben sizin kölelik ettiklerinize kölelik etmem,

5. Siz de benim kölelik ettiğime kölelik etmezsiniz,

6. Sizin dininiz (hesabınız) size, benim dinim (hesabım) bana.

***

Sure Hz. Muhammet'in peygamberliğinin ilk yıllarında Mekke döneminde indirilmiş. Alak suresinden sonra on sekizinci sırada. Tarih 613 - 618 yılları arasında olmalı. Taberi surenin iniş sebebini şöyle anlatıyor;

" Bir gün aralarında Velid bin Mugire, Esved bin Muttalib ve Ümeyye bin Halef'in de bulunduğu bir grup Hz. Muhammet'e şu teklifi götürdüler; 
- Haydi gel biz senin inançlarını kabul edelim, sen de bizim inançlarımızı kabul et ve anlaşalım. Seni işlerimize ortak edelim, istediğin başka bir şey varsa verelim. İstersen bir yıl senin ilahların yürürlükte olsun, bir yıl bizim ilahlarımız. Böylelikle, eğer senin dinin bizimkinden doğru ise biz ondan fayda görmüş oluruz, eğer bizim dinimiz seninkinden doğru ise sen de ondan fayda görmüş olursun.
Hz. Muhammet dedi ;
- Rabbim ne der bilmiyorum, bekleyelim."

O güne göre son derece demokratik, laik ve insan haklarına saygılı bir teklif. Üstelik İslam barış dinidir ve yabana atılır bir teklif değil. Ancak Cebrail'in getirdiği cevap hiç de beklenen gibi olmamış. Gelen cevap şimdi okuduğumuz Kafirun suresidir ve tüm barış tekliflerine kapıları kapar gibidir. Nitekim hadis tarihinde anlatılanlar bu sureden sonra gerilimin arttığını, Hz. Muhammet ve az sayıdaki taraftarına ambargo uygulanmaya başladığını ve vahyin bir yıl kadar kesintiye uğradığını gösteriyor.

Peki, bu sure gerçekten gerilimi tırmandırmak ve Allah'tan yana olmayı keskinleştirmek için gönderilen bir sure miydi? 
Eğer siz de hocalarımızın yaptığı gibi, sureye ayetlerde yazmayan bir Allah kelimesi ekler, "abd" kelimesini de ne olduğunu bilmediğiniz bir Allah'a kulluk etmekle sınırlandırırsanız, Mekkelilerin düştüğü hatadan daha beterine düşer, kendi zannınızda keskinleşir ve Kuran'ın ruhundan uzaklaşırsınız.   

Ben hocalarımızla aynı görüşte değilim. Bana göre bu sure Müslümanların anladığının çok ötesinde başka bir şey anlatıyor ve anlattığı şu;

Biri size gelseydi ve deseydi ki; 
- Sen güneşin doğudan doğduğuna inanıyorsun, ben de batıdan doğduğuna inanıyorum. Gel bir yıl güneşin doğudan doğduğuna inanalım, bir yıl da batıdan doğduğuna inanalım. Ne derdiniz?

İşte surenin anlatmak istediği bu gerçekliktir. Siz ne düşünürseniz düşünün, neye inanırsanız inanın, gerçek her düşüncenin üzerindedir. Kuran'ın söz ettiği İlah'ın gerçekliğini anlamadıkça, imanımız da inkarımız da putumuz olmaktan öteye geçemez. ) 

***

110 NASR (Yardım)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. O İlah’ın yardımı gelip fetih gerçekleştiğinde,

2. Ve halkı sürü sürü O İlah’ın dinine girerken gördüğünde,

3. Övülen rabbini dile getir de Ondan af dile, şüphesiz O özürleri kabul edendir.

( Müslümanlar bu sureyle övünür, herkesin kendi dinlerini kabul etmesinden büyük bir haz duyarlar. Oysa sure tam aksine bu sürü sürü dine girişleri kınıyor ve Peygamberden bu bilgisizce sürüklenmeden ötürü üzülüp özür dilemesini istiyor. Ayrıca şu da unutulmamalı, Kuran sürü sürü tabirini Neml 27/83, Sad 38/59, Mülk 67/8 ve Nebe 78/18 ayetlerinde görüleceği üzere cehennemlikler için kullanır. 

Kimdi Kuran’ı bilmediği halde sürüler halinde dine girenler? Hadis tarihi, zoru görünce teslim olmak zorunda kalan Mekke hanedanları ve menfaatine koşuşan bedevi kabileler olduğunu söylüyor. Hz. Muhammet Ebubekir, Ali, Osman, Ebuzer, Ammar ve Ömer gibi önemli şahsiyetlerden oluşan yüz elli kişiyi on yılda zor toplayabilmişken, size de tuhaf gelmiyor mu iki ay içinde bu sürü sürü İslama girişler? Nitekim Hz. Muhammet'in ölümünden hemen sonra aynı hızla farklı mezheplere ayrıldılar. )


***

111 LEHEB (Öfke)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Ateşi alevlendirenin (öfkeyi büyütenin) iki eli birden kurusun  (dünyası ve ahireti), kurudu da,

("Tebb": Zarar, ziyan, hasar, kayıp. "Yed": El, kuvvet, kudret. "Yeda": Eller, iki el. "Ebi": Baba. "Leheb": Ateşin alevlenmesi, tozun havaya yükselmesi. 

Çoğumuz bu surenin Hz. Muhammet’in Ebu Leheb lakabıyla tanınan amcası Abduluzza bin Abdulmuttalib için indirildiğini okuyarak büyümüşüzdür. Doğrusu yakın zamana kadar ben de öyle sanırdım, oysa ilgisi yokmuş. Yıllar sonra fark ettim, Tevrat alev kelimesini öfke anlamında kullanılıyor.
  
" Özd.15: 1 Yumuşak yanıt gazabı yatıştırır, Oysa yaralayıcı söz öfkeyi alevlendirir.
Özd.26: 21 Kor için kömür, ateş için odun neyse, Çekişmeyi alevlendirmek için kavgacı da öyledir." 


"Leheb" kelimesi Mürselat 77/31 ayetinde de "cehennemin öfkesi" anlamında kullanılır. )

2. Malı ve yakınları onu kurtarmaz,

("Mal": Varlık, servet. "Keseb": Kazanç, elde edilen kar, yakınlar, yakın tanıdıklar. )

3. Yakında alevlenmiş (öfkelenmiş) ateşe atılacak,

( Kuran cehennem ateşinin alevlerini şöyle anlatıyor; "Neredeyse öfkesinden çatlayacak.. Mülk 67/8" )  

4. Ve ona odun (dedikodu) taşıyan karısı da,

("İmree": Kadın, hatun, avrat. "Hammal": Hamal, taşıyıcı. Hatab": Odun, dedikodu, hurafe. )

5. Boyun damarları şişmiş olarak.

("Habl": İp, halat, vücutta ip gibi olan adaleler, damarlar. "Mesed":  Hurma lifi, deriden veya sağlam liften örülen ip, halat. )

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder