30 RUM (Romalılar)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Elif, Lam, Mim. ( Doğru, Eğri, İnsan. )

( Hurufu Mukattaa harfleri hakkında 68 Kalem suresi altında bilgi verilmiştir. )

2. Romalılar yenildi,

3. Ama bu yenilginin ardından yakında yine galip gelecekler,

( Ayetin söz ettiği olay, MS. 602 yılında Doğu Roma İmparatoru Phokas ile Pers kralı 2. Hüsrev arasında başlayan, MS. 610 yılında Doğu Roma imparatorluğuna getirilen Heraclius ile devam eden ve MS. 624 yılında Roma'nın galibiyeti ile sonuçlanan savaşlar silsilesidir. Surenin bu savaşların devam ettiği MS. 615 yılı civarında Mekke'de indirildiği söylenir. )

4. Beş on yıl içinde. Öncesinde de, sonrasında da işler hep O İlah’ın elindedir ve dünya işlerinin tatil edildiği o günde (kıyamet günü) iman edenler ferahlanacaklar,

("Yevm": Gün. "İzn": İzin vermek, tatil etmek, yasağı kaldırmak. )

5. O İlah yardımıyla dilediğine yardım eder, Odur Merhametli Sevgili,

6. Bu O İlah’ın vaadidir ve O İlah vaadinden dönmez, lakin insanların çoğu bilmez,

7. Onlar dünya hayatının görünen yüzünü bilir, fakat ahiretten (gelecekten, ölümden sonraki hayattan) habersizdirler,

8. Kendileri de dahil olmak üzere, O İlah’ın gökleri (bilgelikleri), yeri (insanlığı) ve ikisi arasında olan şeyleri belirlenmiş bir süre için ve gerçek olarak yarattığını görmüyorlar mı? Ne var ki, insanların çoğu rabbine kavuşma konusunda kafirdir (kalp körüdür),

("Lika": Kavuşmak, karşılaşmak, buluşmak, görüşmek.

Rabbimiz O İlah'a kavuşup göreceğimiz günü anlatan bir hadisi Fecr 89/22 ayetinde okuyabilirsiniz. )

9. Gezip dolaştıkları yeryüzünde, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş görmüyorlar mı? Oysa onlar yeryüzünü değiştirip kalıcı eserler bırakmak konusunda kendilerinden daha güçlü idiler ve elçileri onlara da açık bilgiler getirmişlerdi. O İlah onlara zalim (nefsine uyan) olmadı, onlar kendilerine zalim (nefsine uyan) oldular,

10. Ama bak O İlah'ın ayetlerini yalan sayıp alay edenlerin sonu nasıl kötü oldu,

11. O İlah yaratılışı başlatır, sonra onu tekrarlar ve böylece Ona döndürülürsünüz,

( Ayet her sonbaharda ölen ve her ilkbaharda dirilen doğadan söz etmiyor. O İlah'ın başlattığı ilk yaratılış insan, tekrarladığı yaratılış ise yarattığı başka insanlarla tekrarladığı yeni yaratılışlardır. )

12. O saat geldiğinde suçluların ümidi kesilir,

13. Ortak koştuklarından onlar adına şefaat eden (ricacı olabilen) yoktur ve onlar ortaklarına kafir (kalp körü) kesilirler,

14. İzin günü vakti saati gelince sınıf sınıf ayrılırlar,

15. İman edip içten olanlar cennet bahçelerinde sevindirilir,

16. Ayetlerimize ve ölümden sonraki hayata kafir (kalp körü)  kesilip yalanlayanlar ise azaba hazırlanırlar,

17. Şu halde akşama girdiğinde ve sabaha erdiğinde eksiksiz ve kusursuz O İlah’ı dile getir,

18. Güneş (bilim) yükselince ve akşama (ahirete) eğilince de dile getir ki, göklerde ve yerde övgüler Onadır,

( Güneş, ay, gündüz, gece, yaratılış, diriliş, zikir ve namaz kavramları anlam kazandıktan sonra vakitler de anlam kazanmaya başladı. İlk dikkatimi çeken şu ki, bütün vakitler güneşe bağlı ama İslamda aya bağlı bir ibadet vakti yok. Güneş gökteki bilgelerin ilmidir. Sabah namazı, bu ilmin doğuşunu hatırlamak ve aramaktır. Öğlen namazı bu ilmin zirvedeki göz kamaştıran büyüklüğünü görmektir. İkindi o ilmin geceye, yani bize doğru yaklaştığını görüp sevinmektir. Akşam ise onun battığı ve gecede beklemekte olan bizlerle birleşerek hepimizi diriltmesidir. Güneşin olmadığı bir de yatsı ve teheccüd var ki, o da bizim geceyi gündüze çevirmek için gayret ettiğimiz arayışımızdır. )

19. Ölüden (cahilden) diri (aklı başında olan) ve diriden (aklı başında olandan) ölü (cahil) çıkarır, ölü yere hayat verir, işte siz de böyle diriltileceksiniz,

20. Sizi topraktan yaratması ve beşer olarak toplumsallaştırması da onun ayetlerindendir,

( Neşir ve intişar kelimeleri hayvanlar için kullanıldığında çoğalıp sürü olmayı anlatır. İnsanlar için kullanıldığında ise birbirine saygılı bireyler, yani toplumsallaşma kavramını anlatır. Sanırım Meryem'in konuşmaktan çekinmediği beşeri insanları da, beşeri olamayan yabani insanları da tanımaya başladık. Meryem 19/26. )

21. Kendi cinsinizden sizi sakinleştiren eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet oluşturması da Onun ayetlerindendir. Düşünen toplumlar için bunda ayetler (ibretler) vardır,

22. Gökleri (bilgelikleri) ve yeri (insanlığı) yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı farklı olması da Onun ayetlerindendir. Şüphesiz alimler (bilenler) için bunda ayetler (işaretler) vardır,

23. Gece gündüz uyumanız ve Onun hazinesinden nasip aramanız da Onun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ayetler (uyarılar) vardır,

( Ayetin uyarısı şu olmalıdır; Allah'ı aramadığımız sürece, gece gündüz sürekli uyuyoruz demektir. )

24. Yine size korkuyla ümit arasında şimşeği (ölümü veya tanrısal ışığı) göstermesi ve ölü yeri (insanlığı) gökten indirdiği su (ilim) ile diriltmesi de Onun ayetlerindendir. Doğrusu bunlarda aklını kullanan bir toplum için ayetler vardır,

( Fiziksel ölümden hepimiz korkarız, ancak gökten inen bir ilimle cehalet ölümünden dirilmeyi de hepimiz ümit ederiz. )

25. Göklerin (bilgeliklerin) ve yerin (insanlığın) emriyle yerinde duruyor olmaları da Onun ayetlerindendir. Sonrasında, tek bir çağrıda yerden (insanlığın içinden) çıkarsınız,

26. Göklerde (bilgeliklerde) ve yerde (insanlıkta) kim varsa hepsi Ona boyun eğmiştir,

27. O ki yaratılışı başlattı, Onun için onu tekrarlamak daha kolay. Bunun en çarpıcı örneği göklerde (bilgeliklerde) ve yerdedir (insanlıktadır), Odur Sevgili Bilge,

( Göklerdeki ve yerdeki çarpıcı örnek, bilgeler ve insanlardır. Her ikisi de insan olmalarına rağmen biri göktedir, diğeri yerde. ) 

28. Size kendinizden bir misal verir; Korumanız altında olanlar içinde ortaklarınız gibi çekinip eşit hak verdiğiniz kimseler var mı? Aklını kullanan toplumlar için gerçekleri işte böyle açıklıyoruz,

29. Ne var ki zalimler (nefsine uyanlar) bilgisizce kendi heveslerine uydular. O İlah’ın saptırdığına kim doğru yolu gösterebilir, onlara yardım edebilen yoktur,

30. Artık din hakkındaki yanlışları terk et ve yüzünü O İlah’ın insanları yarattığı benzersiz yaratılışa çevir. O İlah’ın yaratışında değişiklik olmaz ve gerçek din işte budur, ne çare insanların çoğu bilmiyor,

("İkame": Ayağa kaldırmak, doğrultmak, yükseltmek. "Hanif": Eğri, yanlışları terk ederek gerçeğe ve doğruya dönen. "Fatr": Bir işe başlamak, gerekli olmak, öyle icap etmek, yarmak, ayırmak, yaratmak. "Fatır": Benzersiz, şaşırtıcı, hayranlık verici olarak yaratan. "Fıtrat": Yaratılış, özellik. )

31. Ona dönün, Onun için koruyup korunun ve namazı (duayı) yükseltin. Ona ortak koşanlardan olmayın,

32. Onlar ki dinlerini parça parça edip mezheplere ayırdılar, şimdi onlardan her biri kendi inancı ile mutlu olmakta,

33. İnsan dara düştüğünde dönüp rabbine yalvarır, yardım gördüğünde ise onlardan bazısı rabbine ortak koşar,

34. Verdiklerimize kafirlik (kalp körlüğü) ederek yaşamaya devam edin, yakında öğrenirsiniz,

35. Yoksa onlara ortak koşmalarını söyleyen bir bilgi mi indirdik?

36. İnsan iyilik gördüğünde sevinir de, kendi yaptığıyla derde düşünce ümitlerini yitirir,

37. O İlah'ın dilediği kimsenin dünyalığını genişlettiğini ve dilediği kimsenin dünyalığını ölçülü tuttuğunu görmüyorlar mı? Şüphe yok ki bilen bir toplum için bunda ayetler vardır,

( Hz. Muhammet ve arkadaşları bu ayetler nedeniyle zenginlikten korkarlardı. ) 

38. Şu halde akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. O İlah’ın yüzünü dileyenler için bu en iyisidir ve onlar kurtuluşa erenlerdir,

39. Artsın diye faiz karşılığı verdikleriniz O İlah katında artmaz, O İlah'ın yüzünü dileyerek karşılıksız verenlerin ise kat kat arttırılır,

40. O İlah Odur ki sizi yaratmış, yaşatmaktadır. Sonra öldürecek, sonra tekrar diriltecektir. Ortak koştuklarınızın içinde bunları yapabilecek olan var mı? O eksiksiz ve kusursuz olan, ortak koşulan şeylerden yücedir,

41. İnsanların karada (kendi niyetinde) ve denizde (insanlık içinde) yaptıkları yüzünden düzen bozuldu. Bu yüzden yaptıklarından bir kısmını onlara yaşatacak, umulur ki vazgeçerler,

("Bahr": Deniz, insan denizi, milletler. "Berr": Kara, susuz yer, yalnızlık. )

42. De ki; Çevrenize bakın da öncekilerin akıbeti nasıl oldu görün, onların çoğu Ona ortak koşardı,

43. Şu halde O İlah'ın dönüşü olmayan günü gelmeden önce sen yüzünü Onun yönettiği dine (insanlık dinine) çevir. O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır,

44. Kim kafirlik (kalp körlüğü) ederse körlüğü kendi aleyhinedir. İçten olanlar da ancak kendi yerini hazırlar,

45. İman edip içten olanları kendi hazinesinden ödüllendirir, şüphesiz O kafirleri (kalp körlerini) sevmez,

46. Sizi sevindiren rüzgarları (bilgelik güçlerini) yardıma göndermesi, emriyle gemilerin (dinlerin, inançların) akıp gitmesi ve Onun hazinesinden nasip aramanız da Onun ayetlerindendir, umulur ki teşekkür edersiniz,   

("Fazl": Alimler yakışır olgunluk, ilim, iman, marifet, üstünlük. "Fazile": Bir insandan başkalarına da aktarılabilen meziyetler, hasletler. "Fazilet": Değer, meziyet, yüksek vasıf, ilim. )

47. Şüphesiz senden önceki elçiler de toplumlarına açık bilgiler getirmişlerdi, onlardan suçlu olanları cezalandırıp iman edenlere yardım ettik,

48. O İlah Odur ki rüzgarları (bilgece güçleri) gönderip bulutları (sorunları) toplar, onları dilediği gibi göklere (bilgelere) dağıtır ve nihayet onların arasından çıkardığı çözümlerle dilediği kullarını sevindirir,

("Rih": Rüzgar, devlet, güç, kuvvet, galibiyet, hoşa giden, yardım. "Sehab": Bulut, gölge, rahatlık, karanlık, sorun. "Kısef": Parça, bölüm, kısım, kat. "Vedk": Yağmurun çiselemesi, alıştırmak, yakınlaştırmak, barıştırmak genişlik. "Hilal": Saf, katıksız, gönülden dost olmak, aralık, iki şeyin arasına giren, süre. 

Bu ayet Bakara 2/164, Araf 7/57, Rad 13/12, Nur 24/40-43, Neml 27/88, ve Tur 52/44 ayetleri ile benzerdir. )

49. Hem de yardımdan ümit kestikleri bir sırada!

50. Bak O İlah’ın merhametinin eserlerine, ölen yere (insanlara) nasıl hayat verdiğine! Şüphesiz ölüleri de böyle diriltecektir, Onun her şeye gücü yeter,

51. Şu da var ki, gönderdiğimiz bir rüzgarı (yardımı) görüp az bulunca da isyan edip küfrederler,

("Musfir": Eli boş, fakir, az. )

52. Elbette ölülere duyuramaz, arkasını dönüp giden sağıra işittiremez,

53. Körlere doğru yolu gösteremezsin. Sen ancak ayetlerimize iman eden (anlayan) ve sonra müslim (teslim) olanlara duyurabilirsin,

54. Sizi güçsüz bir bebek olarak yaratan, sonra güç verip yetiştiren ve sonra ihtiyarlatıp yine güçsüz bırakan O İlah'tır. O her şeyi bilen ve her şeye gücü yetendir,

55. O saat geldiğinde suçlular bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler, zaten böyle aldanıyorlardı,

56. İlim ve iman verilenlerse şöyle derler; Şüphesiz O İlah'ın kitabındaki diriliş gününe kadar beklediniz ve işte bugün diriliş günüdür, fakat siz onu bilmiyordunuz,

57. O gün zalimlerin (nefsine uyanların) mazeretleri fayda etmez ve savunmaları kabul edilmez,

58. Şüphesiz biz bu okunanlarda insanlar için her çeşit misale yer verdik, ama sen ne zaman bir ayet getirsen kâfirler (kalp körleri) dediler ki; Sizler boş işlerle uğraşıyorsunuz,

59. O İlah bilgisizlerin kalbini (anlayışını) işte böyle mühürler,

60. Şu halde sabret, O İlah’ın sözü gerçektir, sakın onların uzaklığı seni bıktırmasın.

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder