24 NUR (Aydınlık)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Bu bizim indirdiğimiz ve ayetlerini açıklayıp kanun yaptığımız bir suredir. Umulur ki anlarsınız,

2. Zina eden kadın ve erkeklerden her birini yüz sopa ile cezalandırın. O İlah’a ve diriliş gününe iman ediyorsanız, O İlah'ın dinini uygulama konusunda merhametiniz size engel olmasın, iman edenlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun,

Ayetteki farz - kanun kesinliği bu suçu işleyen insanların o günlerde yürürlükte olan eski dini hükümler gereği taşlanarak öldürülmelerinin önüne geçmek içindir. Ayet kadın hakları açısından kendi zamanının bir devrimi olmasına rağmen Müslüman dünyada ne yazık ki bugün bile yeterince anlaşılmış değildir. Esasen, zinanın cezası yüz sopa iken zina iftirasının cezasının seksen sopa ile neredeyse ona denk tutulması da insana verilen değeri gösteriyor. 

Allah'ın nasıl bir ilah olduğu bilinmediği sürece, varlık âlemini de, âlemdeki değişimi de anlamamız mümkün olmaz ve kıyamete kadar zina eden kadın ve erkekleri yüz sopa ile cezalandırmak zorunda kalırız. Oysa O İlah bilinirse, " Biz bir ayeti iptal edip yerine başka bir ayet getirdiğimizde; Sen bir yalancısın, diyorlar. Hayır, onlar işin gerçeğini bilmiyorlar." diyen Nahl  16/101 ayeti daha kolay anlaşılır. 

Peki, Allah niçin değiştirir ayetlerini.? Bu sorunun cevabını yine bir ayet veriyor; " Onları şaşırtacak ve emniyet hissi vereceğim. Onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, emredeceğim de O İlah’ın yaratışını değiştirecekler. Nisa 4/119 "

Gördüğünüz gibi şeytan dünyayı sürekli daha iyiye gidiyormuşuz hissi vererek değiştirir ve Allah da ayetlerini yenileyip değiştirerek kullarını korumaya çalışır. Peki çare ne? Benim gördüğüm tek bir çare var. Değişime ayak uydurmak, ama bunu yaparken içimizdeki O İlah'ı yaşatmak. Tıpkı Mevlana'nın dediği gibi; " Hangi halde olursanız olun, bir gözünüz Allah'a bakar olsun." Aksi halde, şeytan türbanla başımızı örterken başka yerlerimizi açar da farkına bile varmayız. )

3. Zina eden bir erkek zina eden bir kadından başkası ile evlenemez. Zina eden veya ortak koşan kadınlar da yine ancak zina eden veya ortak koşan erkeklerle evlenir. Bu iman edenlere haram (yasak) kılınmıştır,

4. Rabbini görür gibi olan kadınlara zina isnadında bulunup da bunu dört şahitle ispatlamayanlara seksen sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar doğru yoldan çıkanlardır,

5. Ancak pişman olup vazgeçenler hariç, şüphesiz O İlah merhametiyle kusurları örtendir,

6. Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince; Onların şahitleri, doğru söylediği konusunda O İlah'ı şahit tutan dört yemindir,

7. Beşinci de şöyle der; Eğer yalan söylüyorsam O İlah’ın laneti üzerime olsun,

8. Kadının, kocasının yalan söylediği konusunda O İlah’ı şahit tutan dört yemini kendisini temize çıkarır,

9. Beşinci de şöyle der; Eğer o doğru söylüyorsa O İlah’ın laneti benim üzerime olsun.

10. Ya O İlah’ın size bu acıması ve yardımı olmasaydı? Şüphesiz O İlah'tır pişmanlıkları kabul eden bilge,

11. İftira edenler sizin içinizden birileri. Ama bunu bir musibet saymayın, aksine o sizin için iyi bir derstir. Onların her birine işlediği kadar günah vardır ama körükleyenlerin cezası büyüktür,

12. İman sahibi kadın ve erkeklerin iyi niyetle düşünüp; Bu sadece bir iftiradır, demeleri gerekmez miydi?

13. İftira edenlerin bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitleri yok şu halde O İlah katında yalancıdırlar,

( Dört şahit geleneğinin ne anlam ifade ettiğini ve Hz. Muhammet öncesinde var olup olmadığını bilmiyorum, araştırılmalıdır. )

14. Eğer O İlah’ın yardımı olmasaydı bu yaptığınızdan ötürü dünyada ve ölümden sonraki hayatta büyük bir azaba uğrardınız,

15. Siz görmediğiniz bir şeyin dedikodusunu yaparken onu basite almıştınız, oysa bu O İlah katında büyük bir suçtur,

16. Konuşulanları duyduğunuzda; Bizim bunu konuşmamız doğru değil, kusursuz olan yalnızca Allah'tır ama bu büyük bir iftira, demeli değil miydiniz?

17. Eğer iman sahibi iseniz O İlah bunu bir daha ebediyen yapmamanızı emrediyor,

18. O İlah size ayetlerini açıklıyor ve O İlah bilenlerin bilgesi,

19. Aşırılığın iman edenler arasında yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de (gelecekte de) ağır cezalar vardır, onları O İlah bilir siz bilmezsiniz,

20. Ya O İlah’ın size yardımı olmasaydı? Muhakkak ki O İlah merhametiyle kusurları örtendir,

21. Ey iman edenler şeytanın ardından gitmeyin, kim şeytanın ardından giderse şüphesiz şeytan onu isyana ve aşırılığa sevk eder ve O İlah’ın yardımı olmadıkça hiç biriniz bundan asla uzak kalamazsınız. Fakat O İlah dilediğini arındırır, O İlah işitir ve bilir,

22. İçinizdeki fazilet ve servet sahibi kimseler, yakınlara, yoksullara ve O İlah yolunda göç edenlere yardımda isteksizlik göstermesinler, kusurlarını hoş görsünler. O İlah’ın da sizi hoş görmesini istemez miydiniz? O İlah merhametiyle kusurları örtendir,

23. İmanından habersiz oldukları halde rabbini görür gibi olan kadınlara iftira edenler hem dünyada hem ahirette lanetlenmişlerdir, azabın ağırı onları bekliyor,

24. O gün dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına şahitlik eder,

25. Dünya işlerinin durdurulduğu günde O İlah onlara hak ettiklerini ödeyecek ve onlar O İlah’ın açık gerçek olduğunu anlayacaklar,

26. Kötü kadınlar kötü erkekler için, kötü erkekler de kötü kadınlar içindir. Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Onlar dedikodudan uzaktırlar, onlar için hoşgörü ve sayısız ödüller vardır,

27. Ey iman edenler, kendi evinizden başka bir eve izinsiz habersiz girmeyin. Bu sizin için daha iyidir, umulur ki anlarsınız,

28. Evde kimse yoksa buyur edilene kadar girmeyin, müsait değillerse dönün. Bu sizin için nazik bir davranıştır ve O İlah yaptıklarınızı bilir,

29. İhtiyaç halinde terk edilmiş içi boş evlere sığınmakta herhangi bir sakınca yoktur. O İlah söylediklerinizi de gizlediklerinizi de bilir,

30. İman sahibi erkeklere söyle, bakışlarını haramdan sakınsınlar ve namuslarını korusunlar. Bu onlar için daha temizdir, şüphesiz O İlah yaptıklarından haberdardır,

31. İman sahibi kadınlara söyle, bakışlarını haramdan sakınsınlar ve namuslarını korusunlar. Görünen yerleri hariç kadınlıklarını göstermesinler ve başlarındaki örtüyü göğüslerine uzatsınlar. Kadınlıklarını, kocaları, babaları, kayınbabaları, oğulları, üvey oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin çocukları, kadınlar, hizmetçileri, kadından kesilmiş yaşlılar ve henüz buluğa ermemiş çocuklardan başkasına göstermesinler, güzelliklerini göstermek üzere salınarak yürümesinler. Ey iman sahipleri hep birlikte O İlah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa erebilesiniz,

( Baş, üzerinde taşıdığı göz, kulak, ağız, burun gibi duyu organları sebebiyle insan vücudunun en önemli bölümüdür ve bu nedenle öncelikli olarak korunması gerekir. İster erkek olsun ister kadın, dondurucu kar fırtınalarının içinde veya çılgın çöl sıcaklarında başı korumadan hareket etmek mümkün değildir.

Tarih, bu temel ihtiyacın zaman içinde sosyal statü sembollerine dönüştüğünü gösteriyor. Ancak Kuran insanların nasıl giyineceği konusuyla alakadar değildir. Kuran’ın takva kelimesiyle anlatmak istediği örtü, ahlak ve insanlık örtüsüdür. )


32. Aranızda bekarları içten olan köleler veya dullarla evlendirin. Bunlar fakir olsalar da O İlah onları hazinesinden zenginleştirir. O İlah varlığın sahibi ve her şeyi bilendir,

33. Evlenme imkanı bulamayanlar O İlah nasip edene kadar namuslarını korusunlar. Köleler ve cariyelerden evlenip özgürlük sözleşmesi yapmak isteyenlerle, eğer samimi görüyorsanız hemen sözleşme yapın. O İlah'ın size verdiği mallardan siz de onlara verin. Biraz dünyalık uğruna namuslu kalmak isteyen kadınları fuhşa zorlamayın. Kim onları zorla fuhşa iterse, bilsin ki O İlah onlar için yardımcı ve bağışlayıcıdır,

34. Şüphesiz gelip geçmiş nesillerden misaller vererek size ayetleri açıklıyor, koruyup korunanlar için öğüt veriyoruz,

35. O İlah göklerin ve yerin aydınlığıdır. Onun aydınlığı kristal bir fanusun içinde korunmuş ışık saçan bir kandil gibidir, adeta inci gibi parlayan bir yıldız. Bu kandil hiçbir ülke ve topluma mal edilemeyen bereketli bir ağacın yağından yakılır. Öyle bir yağ ki, neredeyse ateş olmadan tutuşacak, gittikçe artan bir aydınlık. O İlah bu aydınlığa dileyip doğru yolu gösterdiği kimseleri ulaştırır ve anlasınlar diye misaller verir. O İlah her şeyi bilendir,

( Kristal fanus çok çabuk kırılan insan kalbi, içinde parlayan kandil ışığı tanrı bilgisidir. Bu kandili yakan ilim yağı ise peygamberler ağacından elde edilir. )

36. O İlah kimi evlerde isminin zikredilmesine (Allah ilminin aranmasına) ve yüceltilmesine izin vermiştir. Orada sabah akşam O dile getirilir ki,

37. O kimseler ne işin ne de alışverişin O İlah’ı zikretmekten (Allah ilmini aramaktan), namazı (duayı) yükseltmekten ve malından verip arınmaktan alıkoyamadığı insanlardır. Onlar gözlerin ve gönüllerin döndüğü bir günden korkarlar,

( İman etmeyenlerin duası olan zikirle iman edenlerin arayışı olan namaz bu ayette arka arkaya ve birbirinden farklı iki ibadet olarak veriliyor. )

38. O gün O İlah onların yaptıklarını en güzel biçimde ödeyecek ve fazlasıyla ödüllendirecektir. O İlah dilediğini hesapsız ödüllendirir,

39. Kafirlerin (kalp körlerinin) işi çöldeki serap gibidir ki, susayan oraya vardığında su yerine O İlah’ı bulur ve hesabı eksiksiz ödenir. O İlah çabuk hesap görendir,

40. Veya, derin denizlerin karanlıkları içinde kalan kimsenin hali gibidir. Öyle ki dalga üstüne dalga, üstünde karanlık bulutlar, birbiri üstüne karanlıklar. İnsan elini uzatıp baksa neredeyse onu dahi göremez. O İlah bir kimseye ışık vermemişse artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur,

("Bahr": Deniz, hayat denizi. "Lücce": Derin deniz, insan denizi,  milletler. ) 

41. Göklerde (bilgeliklerde) ve yerde (insanlıkta) olanlarla saf saf olmuş kuşların (imanlı insanların) O İlah’ı tespih ettiğini (dile getirdiğini) görmez misin? Onların hepsi sadece kendi namazını (duasını) ve kendi tespihini bildi, oysa O İlah kimin ne yaptığını daha iyi bilir,

42. Göklerin (bilgeliklerin) ve yerin (insanlığın) yönetimi O İlah'ındır ve dönüş Onadır,

43. Görmez misin O İlah sorunları (sehab, bulut) itip toplar, sonra üst üste yığar (rükam, yığın) ve böylece onların arasından (hilal)  çözüm (vedk) çıkarır. Ve alimlerin (cebel, dağ) kusurları (bered) ile dilediğini saptırır ve göklerin göz kamaştıran (sena) parıltısını (berk) dilediğinden uzak tutar,
    
("Sehab": Bulut, karanlık, zulmet, bulut gibi uçuşan böcekler. "Zulmet": Karanlık, sıkıntı, sorun. "Telif": Çeşitli şeyleri bir araya getirip karıştırmak, birbirine alıştırmak, barıştırmak, düşmanlığı yok etmek, eser yazmak. "Müellif": Çeşitli şeyleri bir arada uyum içinde karıştırıp toplayan, telif eden, eser meydana getiren. "Rükam": Yığın, birbiri üzerine kat kat yığılmış olan." Vedk": Yağmurun çiselemesi, alıştırmak, yakınlaştırmak, barıştırmak genişlik. "Hilal": Saf, katıksız, gönülden dost olmak, aralık, iki şeyin arasına giren, süre. "Cibal": Dağlar. "Cebel": Dağ, yüksek tepe, çok bilgili alim, bir kavmin en şöhretli büyüğü, "Berd": Soğukluk, sıcaklığın düşmesi, dolu, ölmek, uyumak, zayıf düşmek. "Sena": Şimşek parıltısı, göz alan parlaklık, ulviyet, yükseklik. "Berk": Şimşek çakması, yıldırım parlama, zenginlik, süslenme, ilahi sırlara yakın olma, yakınlık.      

Kuran'ın dili bizim bildiğimiz dillere pek benzemiyor. Süleyman biz kuşların dilinden anlıyor da biz onun okuduğu Kuran dilini anlamıyoruz. Zümer 39/23 ayeti bunun nedeninin ikişerli anlamlar olduğunu söylüyor.

Bu vesileyle, çok yararlandığım "Osmanlıca-Türkçe Büyük Lugat" müellifleri Abdullah Yeğin, rahmetli Abdülkadir Badıllı, Ömer Okçu "Hekimoğlu İsmail", İlham Çalım ve Rüşdü Tafral ile, mukayeseli kelime mealinden çok yararlandığım İskender Evrenesoğlu'na burada teşekkür etmeliyim. )

44. O İlah geceyi (cehaleti) gündüze (ilme), gündüzü (ilmi) geceye (cehalete) çevirir, şüphesiz bunda anlayış sahipleri için bir ibret vardır,

45. O İlah bütün yürüyen hayvanları sudan yarattı. Onlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. O İlah dilediğini yaratır, şüphesiz O İlah her şeye gücü yetendir,

( Sudan yaratılan bu hayvanların eti yenmiyor ve derisi giyilmiyor. Onları Casiye 45/4, Hud 11/6, Sad 38/34, Neml 27/82 ve Şura 42/29 ayetlerinde daha yakından tanıyabilirsiniz. Nasıl bir sudan yaratıldıklarını ise Mürselat 77/20 ayeti anlatıyor. ) 

46. Şüphesiz açıklayıcı ayetler indirdik ve O İlah dilediğini güvenli yola iletir,

47. Onlar, O İlah’a ve elçisine iman edip itaat ettik diyorlar da sonra içlerinden bazısı dönüyor, onlar iman etmiş değillerdir,

48. Aralarındaki bir davada hüküm vermesi için O İlah ve elçisine davet edildiklerinde bazısı reddediyor,

49. Oysa haklı olduklarında koşa koşa geliyorlar,

50. Anlayışları mı kıt, yoksa O İlah ve elçisinin taraf tutacağını mı düşünüyorlar? Oysa asıl zalim (nefsine uyan) kendileridir,

51. Aralarındaki bir davada hüküm vermek üzere O İlah ve elçisine davet edildiklerinde iman sahiplerinin sözü sadece şudur; Duyduk ve itaat ettik. Asıl kurtuluşa erenler işte onlardır,

52. Kim O İlah ve elçisini dinler ve O İlah'tan ürpererek koruyup korunursa işte onlar mutlu sona erenlerdir,

53. Sen istediğinde savaşacaklarına olanca güçleriyle yemin ediyorlar. De ki; Yemin etmeyin sözünüz yeter, şüphesiz O İlah yaptıklarınızdan haberdardır,

( Kuran'ın yemin konusundaki anlayışı çok açık. ) 

54. De ki; O İlah’a itaat edin, elçisine de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki elçi kendine düşenden, siz de kendinize düşenden sorumlusunuz. Eğer itaat ederseniz doğru yolu bulmuş olursunuz, elçiye düşen sadece duyurmaktır,

55. O İlah iman edip içten olanları tıpkı daha öncekiler gibi yeryüzüne hâkim kılacağına, onlar için seçtiği dini onların gönüllerine koyup koruyacağına ve korkunun yerine güveni koyacağına söz verdi. Dedi ki; Onlar yalnızca bana kulluk eder ve hiçbir şeyi bana denk tutmazlar. Buna kafir (kalp körü) kesilenler yoldan çıkan sapkınlardır, 

56. Namazı (duayı) yükseltin, malınızdan verip temizlenin ve elçiye itaat edin, umulur ki yardım edilirsiniz,

57. Yeryüzüne kâfirlerin (kalp körlerinin) hâkim olabileceğini zannetme. Onların varacağı yer ateştir, ne kötü bir durak,

58. Ey iman edenler, korumanız altında olanlar ve henüz buluğa ermemiş çocuklar, sabah namazından (duasından) önce, öğle sıcağında ve yatsı namazından (duasından) sonraki üç vakitte odanıza izinsiz girmesinler. Bunlar soyunuk bulunabileceğiniz saatlerdir. Bu vakitlerin dışında girip çıkmalarında bir sakınca yoktur. O İlah ayetlerini açıklıyor, O İlah'tır bilgelerin alimi,

59. Ergenlik çağına girdiklerinde diğer büyükler gibi çocuklarınız da izin istesinler. O İlah ayetlerini açıklıyor, O İlah'tır bilgelerin alimi,

60. Evlenme çağını geçmiş yaşlı kadınların mahrem yerlerini açmamak kaydıyla elbiselerini çıkarmalarında sakınca yoktur. Bu hususta titiz davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. O İlah işitendir, bilendir,

( Bu ayet kadınların nerelerini örtmesi gerektiğini yeterince açık anlatıyor. )

61. Köre, topala ve hastaya sorumluluk yoktur. Kendi evlerinizde olduğu gibi, babalarınızın, annelerinizin, kardeşlerinizin, amcalarınızın, halalarınızın, dayılarınızın, teyzelerinizin veya dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girerken içindekilere selam verin. İşte O İlah düşünüp anlayasınız diye size ayetlerini böyle açıklıyor,

62. İman sahipleri O İlah’a ve elçisine iman eden kimselerdir ve herhangi bir iş için yanında toplandıklarında ondan izinsiz çıkıp gitmezler. Ancak izin isteyenlerden bazısı O İlah ve elçisi hakkında iman sahibi kimselerdir. Öyleyse bazı işleri için izin istediklerinde onlara izin ver ve onlar için O İlah’tan af dile. Çünkü O İlah merhametiyle kusurları örtendir,

63. Elçinin daveti sıradan bir davet değildir ve O İlah içinizden göze görünmemeye çalışarak sıvışıp gidenleri bilir. Onun davetine uzak duranlar, yollarını şaşırmaktan veya ahiretin acıklı azabından sakınsınlar,

64. Bilmiş olun ki göklerde (bilgeliklerde) ve yerde (insanlıkta) ne varsa O İlah'ındır ve ne yaptığınızı çok iyi bilir. Onun huzuruna dönüldüğü gün herkesin yaptıklarını önüne koyar. Çünkü O her şeyi bilir.
                                                                      
***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder