İnsanla
görünen O İlah adına,
1. Ey
iman edenler, O İlah ve elçisinin önünde haddi aşmayın, O İlah için koruyup korunun,
şüphesiz O İlah işitir ve bilir,
2. Ey
iman edenler, seslerinizi elçinin sesi üzerine yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız
gibi bağırarak söz söylemeyin. Yoksa siz farkında bile değilken tüm yaptıklarınız
boşa gider,
( Bu ayetteki "söz" kelimesi tanrısal sözdür. Bahis konusu olan Hz. Muhammet'in şahsı değil, temsil ettiği tanrısal halifelik makamıdır. Bu ayet sadece Hz. Muhammet'i değil, insanlar arasındaki tüm beşeri münasebetleri içine alır. )
( Bu ayetteki "söz" kelimesi tanrısal sözdür. Bahis konusu olan Hz. Muhammet'in şahsı değil, temsil ettiği tanrısal halifelik makamıdır. Bu ayet sadece Hz. Muhammet'i değil, insanlar arasındaki tüm beşeri münasebetleri içine alır. )
3. O
İlah’ın elçisinin yanında seslerini kısanlar, şüphesiz O İlah’ın koruyup korunma ile imtihan ettiği kimselerdir. İşte onlara hoşgörü ve büyük mükafatlar var,
4. Seni odaların (evlerin) dışından bağırarak çağıranların çoğu düşüncesiz kimselerdir,
5. Eğer
sen evden çıkıncaya kadar sabredip bekleselerdi elbette kendileri için daha iyi
olurdu. Şu da var ki, O İlah merhametiyle kusurları örtendir.
6. Ey
iman edenler, eğer iyi tanımadığınız biri size bir haber getirirse onun
doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir kötülük edersiniz de, sonra
yaptığınıza pişman olursunuz,
7. Bilin
ki danışabileceğiniz güvenilir biri, O İlah’ın elçisi aranızdadır. Şayet o
sizin isteklerinizin hepsine uysaydı, pek çok konuda hata yapar sıkıntıya
düşerdiniz. Fakat O İlah size imanı sevdirmiş, onu kalplerinizde zenginleştirmiş, kafirliği (kalp körlüğünü), yoldan çıkmayı ve isyanı da
çirkin göstermiştir. İşte onlar doğruyu bulan kimselerdir,
8. Güzel meziyetler O İlah’tandır ve bir nimettir, O İlah bilgeliğin alimidir,
9. Eğer
iman edenlerden iki taraf çatışırlarsa araya girip barıştırın. Şayet biri diğerine
saldırırsa, O İlah'ın emrine uyup durana kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer
durursa adaletli davranarak aralarını bulun. Şüphesiz ki O İlah adil
davrananları sever,
10.
İman sahipleri kardeştir, öyleyse kardeşlerinizi barıştırın. O İlah için koruyup korunun, umulur ki böylelikle siz de bağışlanırsınız,
11. Ey
iman edenler, kadın veya erkek birbirinizle alay etmeyin, kim bilir belki de
alay ettikleriniz sizden daha iyidirler. Birbirinizi çirkin lakaplarla
çağırmayın, iman ettikten (insanın halifeliğini anladıktan) sonra aksini yapmak olur mu? Kim bunu yaparsa işte onlar zalimlerdir (nefsine uyanlardır),
12. Ey
iman edenler, zannın fazlasından kaçının, çünkü zannın çoğu günahtır.
Birbirinizin kusurunu araştırmayın, birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Ölmüş
kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mısınız, oysa dedikodu işte böyle bir
şeydir. Şu halde O İlah için koruyup korunun, şüphesiz O
İlah merhametiyle pişmanlıkları kabul edendir,
("Zann": Zannetmek, sanmak, sezgi ile hüküm vermek. "İctinab": Çekinmek, uzak durmak. "İsm": Günah, suç kabahat. "Tecessüs": Gizlice araştırmak, gizlice bakmak. "Gaybet": Başka yerde olmak, hazırda olmamak. "Gıybet": Arkasından konuşmak, orada olmayan biri hakkında kötü söz söylemek, çekiştirmek, bir şeyin başka bir şey içinde kaybolması. )
("Zann": Zannetmek, sanmak, sezgi ile hüküm vermek. "İctinab": Çekinmek, uzak durmak. "İsm": Günah, suç kabahat. "Tecessüs": Gizlice araştırmak, gizlice bakmak. "Gaybet": Başka yerde olmak, hazırda olmamak. "Gıybet": Arkasından konuşmak, orada olmayan biri hakkında kötü söz söylemek, çekiştirmek, bir şeyin başka bir şey içinde kaybolması. )
13. Ey
insanlar, doğrusu biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık da, birbirinizi
tanımanız için farklı kavimlere ayırdık. Muhakkak ki O İlah katında en değerli
olanınız, koruyup korunanlarınızdır. Şüphesiz ki O İlah haberdar olarak
bilendir,
14.
Araplar iman ettik dediler. De ki; Siz iman etmediniz, iman henüz içinizde yer
etmedi. Bu yüzden İslam olduk (teslim olduk) deyin. Eğer O
İlah’ı ve elçisini dinlerseniz O İlah bu eksikliğinizi tamamlar. Çünkü O İlah
merhametiyle kusurları örtendir,
15. İman
sahipleri, O İlah ve elçisine iman edip şüphe etmeyenler ve bu uğurda
mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte sözüne sadık olanlar onlardır,
16. De
ki; Siz O İlah’a kendi dinini mi öğretiyorsunuz? O İlah göklerde (bilgeliklerde) ve yerde (insanlıkta) olanları bilir, O İlah her şeyi bilendir,
17.
İslamı kabul ettikleri için seni minnet altına sokmak istiyorlar, de ki; İslam
olmakla bana lütufta bulunmadınız, aksine sizi imana ulaştırdığı için O İlah
size lütufta bulunmuştur, eğer kıymetini bilirseniz?
18. Şüphesiz O İlah göklerin ve yerin bilinmezliklerini bilir. Ve O İlah yaptıklarınızı kalp gözünüzden görüyor.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder