43 ZUHRUF (Zenginlikler)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Ha, Mim. ( Bilge, İnsan. )

( Hurufu Mukattaa harfleri hakkında 68 Kalem suresi altında bilgi verilmiştir. )

2. İşte açıklayan bir kitap,

3. Anlayabilesiniz diye Arapça okunan,

4. Ve şüphesiz o (okunanlar) katımızdaki yüce bilgeliğin yazısız kitabı içindendir,

("Ümm": Ana, nine, kök, asıl, esas. "Ümmi": Anadan doğduğu gibi, tahsil terbiye görmemiş, yazı yazmaz, okuma bilmez. "Aliyy": Allah'ın isimlerinden biri, yüce, yüksek, yükselen. "Hakim": Allah'ın isimlerinden biri, bilgiye hakim olan, bilge. )

5. Şimdi, anlayışsız bir kavimsiniz diye size zikri (Allah ilmini) anlatmaktan vazgeçer miyiz?

6. Önceki milletlere de nice nebiler (ilmin habercileri) göndermiştik,

7. O nebilerden (ilmin habercilerinden) alay etmedikleri biri bile olmadı,

8. Oysa onlardan daha güçlü nicelerini yakalayıp yok ettik, tüm öncekiler birer mesel (misal, örnek) oldu,

9. Eğer onlara gökleri ve yeri kim yarattı diye sorsan şüphesiz şöyle derler; Çok sevilen ve her şeyi bilen yarattı,

10. Evet, O ki yeri size yurt yaptı ve orada sizin için yollar koydu, umulur ki doğru yolu bulursunuz,

11. Gökten (bilgeliklerden) belli bir ölçüye göre indirdiği su (hayat) ile ölü bir memleketi dirilten Odur ki, siz de böyle diriltileceksiniz,
  
12. Her şeyden çift çift yarattı, size gemilerden (inançlardan) ve hayvanlardan binekler verdi,

13. Onlara binin ve bindiğinizde rabbinizin nimetini zikredip (Allah ilmini düşünüp) deyin ki; O eksiksiz ve kusursuz olan bunları emrimize verdi, yoksa biz bunları zaptedemezdik,

( Ayet hayvanları ehlileştiren ve toplumsal ilerlemenin araçlarını ortaya koyan bizden önceki insanların emeğini anlatıyor. )

14. Şüphesiz sonunda bizler de rabbimize döneceğiz,

15. Böyleyken kullarından bazısını Onun yerine koydular, şüphesiz insan açıkça kafirlik (kalp körlüğü) ediyor,

16. Yoksa yarattıklarından kızları kendine ayırdı da, erkekler size mi kaldı?

17. Onlardan biri Rahmana yakıştırdığı ile müjdelenince hiddetlenir de yüzü simsiyah kesilir,

18. Yoksa onu süslenmekle kalıp savaşa doğrudan katılmadığı için mi istemiyor?

19. Rahmanın kulları olan melekleri (bilgeleri) dişilerden saydılar, yaratılışlarına mı şahit oldular? Onlar bu şahitlikten sorguya çekilecekler,

20. Diyorlar ki; Rahman dilemeseydi biz onlara kulluk etmezdik. Bu konuda hiçbir bilgileri yok, sadece yalan söylüyorlar,

21. Yoksa onlara başka bir kitap verdik de ona mı dayanıyorlar?

22. Hayır, dedikleri şudur; Biz atalarımızı bir ümmet (dini topluluk) olarak bulduk ve şüphesiz onların izinde doğru yoldayız,

23. Senden önce uyarıcı gönderdiğimiz ülkelerin refah içinde yaşayanları da böyle derlerdi; Biz atalarımızı bir ümmet (dini topluluk) olarak bulduk ve şüphesiz onların izindeyiz,

24. Size atalarınızın dininden daha doğru bir yol göstersem bile mi, denildiğinde dediler; Biz sizinle gönderilen şeylere kafiriz (kalp körüyüz),

25. Bu yüzden onlardan intikam aldık, gördün mü yalanlayanların sonu nasıl oldu?

26. Bir zaman İbrahim babasına ve kavmine demişti ki, Sizin taptığınız şeylerle ilgim yok,

27. Ancak beni benzeri görülmedik bir şekilde yaratan hariç, işte O bana doğru yolu gösterecek,

( Kuran yaratılış için genellikle "halk" kelimesini kullanır. Ancak bu ayette İbrahim'e "fatır"  kelimesini kullandırıyor. Fatır; eşsiz benzersiz yaratan, akıllara durgunluk veren, eşi emsali görülmedik bir yaratış, harikalar yaratan bir yaratıcı, gibi anlamları var. 

İbrahim'in bu sözcükle doğa, Allah gibi bildiğimiz kavramları kastettiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çok kısaca özetlemek gerekirse şöyle diyebiliriz; Allah'ın Fatır ismi, insanın yine bir insan tarafından yaratılması ve bu yaratılışların sürekli tekrarlanmasıdır. )

28. Ve bu sözü ardından geleceklere yok olmaz bir miras olarak bıraktı ki, insanlar gerçeğe dönebilsinler.

( Bilgiye değer veren değerli insanlar olmasaymış, yok olmaması gereken bu mirası neredeyse biz kendimiz yok edecekmişiz. ) 

29. Onları ve atalarını kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelinceye kadar geçindirdim,

30. Fakat gerçek kendilerine anlatıldığında dediler; Bu bir felsefe ve biz ona karşı kafiriz (kalp körüyüz),

31. Ve yine dediler; Bu okunanlar iki şehirden birinin ileri gelenine indirilmiş olmalı değil miydi?

32. Rabbinin yardımını onlar mı paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimini biz paylaştırdık. Onların bir kısmını üstün kılarak, bir kısmını ise boyun eğdirerek derecelerle (mertebelerle) yükselttik. Elbette rabbinin verdiği onların topladığından hayırlıdır,

( Bu şu demek; Emrinizde çalışan ve size boyun eğen bir insan Allah katında sizden çok daha yüksekte olabilir ve siz ona cennette maaşsız uşak olarak verilebilirsiniz. Mesela diyorum, cehennemin en hafifini anlatabilmek için. ) 

33. Eğer insanlar tek bir ümmet (toplum) olacak olmasaydı (şu anda tek toplum olabilselerdi), Rahmana kafir (kalp körü) kesilenlerin evlerinin tavanlarını ve üzerinde yükseldikleri merdivenleri gümüşle kaplardık,

( Rahmana (geçmişe) kafir kesilenler Rahime (bilime, geleceğe) aşıktırlar. Rahmana (geçmişe) aşık olan bazıları ise Rahime (bilime) düşmandırlar. Her iki taraf da bir türlü Rahmanı Rahime bağlayamaz ve besmeleyi doğru okuyamazlar. O İlah tüm insanları bilgeliğe yükselttiğinde ise gökler yarılır ve Rahmana kafir kesilenler merdivenleri gümüşle kaplanacak kadar yükselirler. Ne çare, tam o sırada diriliş gelir ve insanlara besmeledeki ahde vefanın hesabını sorar. Bu defa merdivenler altınla kaplanmaya başlanır ve gümüş tenekeye döner. Tıpkı Hz. Süleyman zamanında olduğu gibi.. )  

34. Evlerinin kapılarını ve oturdukları koltukları da,

35. Bütün bunlar dünya hayatının zenginlikleridir, rabbinin katındaki ahiret (gelecek diriliş) ise koruyup korunanlarındır,

36. Kim Rahmanın zikrinden (Allah ilminden) yüz çevirirse şeytanı ona musallat ederiz de yakın dostu olur,

( İhlas 112/1-4 ayeti Rahmanı daha yakından tanıtır. )

37. Ve onları yoldan saptırırlar da, onlar yine de doğru yolda olduklarını zannederler,

38. Sonunda bize geldiğinde der ki; Keşke seninle benim aram, doğu ile batı kadar uzak olsaymış. Ne kötü bir dostluk,

39. O gün yakınmanın yararı yok, birlikte zalim (nefsine uyan) olmuştunuz ve birlikte ceza göreceksiniz,

40. Sağırlara nasıl işittirebilir, körlere ve açık bir sapkınlıkta olanlara doğru yolu nasıl gösterebilirsin?

41. Seni silip yok etsek bile biz onlardan intikamımızı alırız,

42. Eğer kalırsan onlara ne yapacağımızı sen de görürsün, bizim onlara gücümüz yeter,

43. Şu halde sana bildirilene sımsıkı sarıl, kuşku yok ki güvenli bir yoldasın,

44. Şüphesiz bu okunanlar sana ve kavmine bir zikirdir (Allah ilmidir) ve ondan sorumlu tutulacaksınız,

45. Senden önce elçiler gönderdiğimiz kimselere sor bakalım, Rahmandan başka kulluk edilecek ilahlar göstermiş miyiz?

46. Şüphesiz Musa'yı ayetlerimizle firavun ve ileri gelenlerine gönderdiğimizde demişti ki; Ben âlemlerin (insanlığın) rabbinden elçiyim,

47. Fakat gerçeği gösterdiğinde alaya aldılar,

48. Hem de gösterdiğimiz her bir kanıt diğerinden daha büyük olduğu halde. Sonra belki dönerler diye onları darlıklara uğrattık,

49. Dediler ki; Ey filozof, rabbinle arandaki söz hatırına bizim için dua et, artık doğru yola gireceğiz,

50. Fakat biz darlığı kaldırır kaldırmaz yine döndüler,

51. Firavun kavmini topladı ve seslendi; Ey kavmim, Mısır'ın  yönetimi ve altımdan akan şu nehirler (bolluklar) benim değil mi, görmüyor musunuz?

52. Ben neredeyse derdini anlatmaktan aciz şu adamdan daha güçlü değil miyim?

53. Öyle olsaydı ona da altın bilezikler takılmalı veya yanında iktidar sahibi melekler (bilgeler) dolaşmalı değil miydi?

( Firavunun kolundaki altın bilezikler Sümerlerden bu yana ustalık, güçlülük ve üstünlük sembolüdür. Kehf 18/31, Hac 22/23, Fatır 35/33 ve İnsan 76/21 ayetlerini okurken bu bileziklerin firavundan alınıp cennetlik olan imanlıların koluna takıldığını göreceksiniz. Çünkü firavunlar dünyanın ustası, imanlılar ise ahiretin ustasıdır. ) 

54. Halkını işte böyle küçümsedi ve onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu,

55. Bizi incittiklerinde onlardan intikam aldık, hepsini boğduk,

56. Ve onları sonradan gelenlere bir ibret olarak bıraktık.

57. Meryem oğlu örnek verildiğinde kavmin ona (onun babasız oluşuna) itiraz ediyor,

58. Ve diyorlar ki; Bizim ilahlarımız mı daha iyi, yoksa o mu? Anlamak için değil tartışmak için konuşuyorlar, zaten onlar kavgacı bir toplumdur,

59. Oysa O sadece yücelttiğimiz ve İsrail oğulları için örnek bıraktığımız bir kuldur,

60. Eğer dileseydik yeryüzünde sizin yerinize melekleri (bilgeleri) getirirdik,

61. Şüphesiz ki O, o saatin (dirilişin) ilmidir, öyleyse onun hakkında şüphe etmeyin ve bana uyun, en güvenli yol işte budur,

( Meryem'in bakireliğini ve İsa'nın babasız doğumunu Meryem 19/1-34 ayetlerinde okuyabilirsiniz. )

62. Ve sakın şeytan sizi bundan çevirmesin, çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır,

63. İsa açık bilgiler getirdiğinde demişti ki; Ben size çok kimsenin bilmediği şeyleri bildirmek ve ayrılığa düştüğünüz şeyleri açıklamak üzere geldim, öyleyse O İlah için koruyup korunun ve beni dinleyin,

64. Şüphesiz O İlah benim de sizin de rabbinizdir, şu halde sadece Ona kulluk edin, en güvenli yol işte budur,

65. Sonra mezhepler kendi aralarında ihtilafa düştüler, o zor günün azabından vay parçalananların haline,

66. Yoksa onlar farkında bile değilken ansızın gelecek o saatten başka bir şey mi bekliyorlar?

67. Dünya işlerinin durdurulduğu o gün koruyup korunanlar hariç, dostlar bile birbirlerine düşman kesilir,

68. Ey kullarım, bugün size korku yoktur ve üzülmeyeceksiniz,

69. Ayetlerimize iman edenler ve müslim (teslim) olanlar,

( Müslümanların din edindikleri ismin anlamını yeterince iyi bilmedikleri kanaatindeyim. )

70. Siz ve eşleriniz sevinçle cennete girin,

71. Aranızda altın tepsilerde kadehler dolaştırılır, orada canınızın istediği her şey vardır ve siz orada ebedi kalırsınız,

72. İşte yaptıklarınıza karşılık size söz verilen cennet budur,

73. Orada çeşit çeşit meyveler vardır yersiniz,

74. Şüphesiz ki suçlular da cehennem azabında ebedidir,

75. Hiç ara verilmez ve kurtuluştan ümit kesmişlerdir,

76. Biz onlar hakkında zalim (nefsine uyan) olmadık, ne var ki onlar kendilerine zalim (nefsine uyan) olmuşlardı,

77. Haykırırlar; Ey muhafız, rabbin işimizi bitirsin. Der ki; Hayır, bu halde kalacaksınız,

78. Şüphesiz size gerçeği anlatıyoruz da pek çoğunuz gerçeği sevmiyor,

79. Yoksa bu konuda kararlılar mı? Doğrusu biz de kararlıyız,

80. Yoksa sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, yanlarındaki elçilerimiz yazıyor,

81. De ki; Rahmanın çocuğu olsaydı ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum,

82. Göklerin (bilgeliklerin) ve yerin (insanlığın) rabbi eksiksiz ve kusursuz olandır, onların verdiği sıfatların üstünde bir rab,

83. Bırak söz verilen kavuşma gününe kadar boş şeylerle oyalansınlar,

84. Göklerde ilah Odur, yerde ilah Odur, Odur alimlerin bilgesi,

85. O bereketli (sürekli yaratan) yaratıcı ki, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin yönetimi Onundur, diriliş saatinin ilmi de Ondadır ve Ona döndürüleceksiniz,
  
( Dirilişin insanlığın yürüyüşünde saklı olduğunu anlıyorum. )

86. Ondan başka dua ettiklerinin hiç birinin ricacı olmaya gücü yetmez, ancak hakka şahit olanlar hariç, onlar gerçeği bilirler,

( Şefaat Allah katında ricacı olmak demektir ve sürekli tartışma konusu olmuştur. Bazı düşünce sahipleri Secde 32/4, Zümer 39/44 ayetlerine istinaden Allah'tan başka ricacı olamayacağını düşünürler. Ancak burada olduğu gibi, Yunus 10/3, Meryem 19/87, Taha 20/109, Sebe 34/23 ve Necm 53/26 ayetlerinde, Allah'ın razı olduğu bazı kimselerin, başka bazı kimselerin küçük kusurları için ricacı olabilecekleri anlaşılıyor. )

87. Kendilerini kimin yarattığını sorsan kuşkusuz Allah derler, öyleyken nasıl oluyor da aldatılıyorlar?

( İnsanlıkla iç içe geçmiş tek bir insan ve tek bir İlah. Adı Marduk olur, Ra olur, Rahman olur, El olur, Allah olur, ama o günden bu yana hep tek ve hep bizimle birlikte. )

88. Ya rab bunlar henüz hiçbir şey anlamış değiller, dediğini duyar gibiyiz,

89. Boş ver ve selam de geç, yakında anlayacaklar.
                                                                      
***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder