44 DUHAN (Zor günler)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Ha, Mim. ( Bilge, İnsan. )

( Hurufu Mukattaa harfleri hakkında 68 Kalem suresi altında bilgi verilmiştir. )

2. İşte açıklanmış kitap,

3. Şüphesiz onu bereketli gecede biz indirdik, şüphesiz biz uyaranlarız,

( Bu bereketli gecenin Kadir gecesi, yani kıymetli gece olduğu söylenir. Ancak Kuran'ın bereketli ayetlerini okudukça anlıyoruz ki bu bereket bir geceden değil, Hz. Muhammet'in uykusuz gecelerinden geliyor. 

Ya biz meselesi, kim o biz diye konuşan?

Uzaktan bakarsanız görünürde Hz. Muhammet'ten başkası yok. Ama yaklaşıp onun kalbine (anlayışının derinliklerine) inerseniz yüzünü göremediğiniz ve sesini duyamadığınız birisini daha görürsünüz. İşte O birisi, Tevratta "Ben, Ben olanım" diyen O birisidir. Yahudiler onun adına bu yüzden YHWH (işte O) derler.

Şayet bu "biz" size yeterince doyurucu gelmediyse biraz daha yaklaşın ve 112 İhlas suresinde O birisinin kalbine girin. O zaman göreceksiniz ki, başta kendiniz olmak üzere dünyanın geçmiş gelecek bütün insanları oradadır. Sizce bu yeterince büyük bir "biz" değil mi? )

4. Tüm bilgece işler onda (o gecede) ayrılır,

("Fark": Ayrılık, başkalık, ayırma, ayrılma, seçilme. )

5. İşler bizim katımızdan, şüphesiz gönderenler de biziz,

6. Rabbinden bir rahmet (merhamet) olarak, şüphesiz ki O işiten ve bilendir,

7. Göklerin (bilgeliklerin), yerin (insanlığın) ve ikisi arasında olanların rabbidir. Keşke bunu kesin olarak bilenlerden olsaydınız,

( 112 İhlas suresi ve Fussilet 41/9-12 ayetleri yol gösterici olabilir.)

8. Ondan başka ilah yoktur, dirilten ve öldüren rabbiniz önceki atalarınızın da rabbidir,

9. Belli ki gizli bir şüphe içinde vakit geçiriyorlar,

10. Şu halde sen göğün (bilgeliklerin) getireceği o zor günleri gözle,

( "Duhan": Kıtlık, kuraklık, sıkıntılar, belalar, zor günler, duman. )

11. O taşınmaz bela insanlara çöktüğünde,

12. Rabbimiz bizi kurtar, biz iman edenleriz!

13. Artık zikir (Allah ilmi) neye yarar, onlara gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti de,

14. Ondan yüz çevirip; Bu öğretilmiş bir delidir, demişlerdi,

15. Belayı biraz hafifleteceğiz de şüphesiz yine döneceksiniz,

16. Ancak sımsıkı yakalayacağımız gün muhakkak intikamımızı alırız,

17. Şüphesiz onlardan önce firavun kavmini de imtihan etmiştik. Onlara değerli bir elçi gelmiş,

18. Bana destek verin ey O İlah’ın kulları, ben sizin için güvenilir bir elçiyim,

("Add": Kuvvet, dayanma, yetişmek, geri dönmek. )

19. O İlah’a karşı büyüklük taslamayın, çünkü size açık kanıtlar getirdim,

20. Beni taşlamanızdan (inkar etmenizden) sizin de rabbiniz olan rabbime sığındım,

21. Bana iman etmiyorsanız bile hiç değilse karşımda olmayın,

22. Sonunda, bunlar suçlu bir toplum diyerek rabbine şikâyet etti,

23. Şu halde kullarım ile gece yürü (gece okumaları), şüphesiz siz tabi olunanlarsınız,

24. Ve denizi (dünya hayatını) alçak yerde kendi haline bırak, şüphesiz onlar boğulacak bir ordu,

("Bahr": Deniz, dünya hayatı. "Yemm": Ölüm denizi, maddi menfaatler denizi. "Terk": Bırakmak, salıvermek, vazgeçmek, ilgilenmemek. "Rehv": Yüksek yer, alçak yer, arası açılmış ve ayrılmış yerler. )

25. Geride nice şeyler bıraktılar, bahçeler, çeşmeler,

26. Ekinler, güzel saraylar,

27. Ve sefa sürdükleri nice başka şeyler,

28. Böylece onları sonraki milletlere miras bıraktık,

29. Gökler (bilgelikler) ve yer (insanlık) onlara ağlamadı, fırsat verilmedi,

30. Ve şüphesiz İsrail oğullarını o alçaltıcı azaptan (ahiret azabından) kurtardık,

31. Bir de firavundan. Şüphesiz o büyüklenmekte haddini aşanlardan oldu,

32. Şüphesiz onları (İsrail oğullarını) ilimde alemlerin (diğer milletlerin) üzerine çıkarmış,

33. Ve onlara içinde bela taşıyan nice açık ayetler vermiştik,

34. Şimdi bazıları diyorlar ki;

35. Ölümden sonra tekrar dirilecek değiliz,

36. Doğru söylüyorsanız atalarımızı geri getirin de görelim,

37. Şimdi hangisi öbüründen daha iyi, bunlar mı, Tübba kavmi mi, yoksa öncekiler mi? Suçlu idiler ve hepsini yıkıp viran ettik,

( "Helak": Yıkılma, bitme, mahvolma, fakir düşme, hırs, ihtiras, azap, korku. "Mücrim": Suçlu, günahkar. )

38. Biz gökleri (bilgelikleri), yeri (insanlığı) ve arasındakileri boşuna yaratmadık,

39. İkisini de nasıl hak ettilerse öyle yarattık, fakat onlardan çoğu bilmiyor,

( Artık biraz biliyoruz, insanlar yeri hak etmiş, bilgeler göğü. )

40. Şüphesiz hüküm günü hepsinin toplanacağı bir gündür,

41. O gün dost dosta fayda vermez ve kimseye yardım edilmez,

42. Ancak O İlah’ın merhamet ettikleri hariç, şüphesiz O merhametli sevgili,

43. Şüphesiz zakkum (güzel görünen kötülükler) ağacı,

( Zakkum, pembe beyaz çiçekleriyle güzel görünümlü, çalı türünden zehirli bir bitkidir. Ayet bu örnekle, insana güzel görünen bazı söz ve davranışların kötü olabileceğini hatırlatıyor. Aynı misal İsra 17/60, Saffat 37/62 ve Vakıa 56/52 ayetinde de verilir. )

44. Suçluların yemeğidir,

45. Karınlarında erimiş maden gibi kaynar,

46. Suyun kaynaması gibi,

47. Onları tutun ve cehennemin ortasına sürükleyin,

48. Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün,

(" Başından aşağı kaynar sular dökülmek" deyiminden ne anlıyorsanız ayet işte o anladığınızı anlatıyor. )

49. Bak tadına! Sen değil miydin şüphesiz çok sevilen ve şöhretli olan?

50. İşte budur şüphe ettiğiniz şey,

51. Koruyup korunanlar ise güvenli bir makamdadır,

52. Bahçelerde ve pınar başlarında,

53. İpekten ve atlastan elbiseler giyinip karşılıklı otururlar,

54. Sonra güzel gözlü cennet kadınlarıyla eşleştiririz,

55. O güven içinde diledikleri meyvelerden isterler,

56. İlk ölümlerinden başka ölüm görmezler ve cehennem azabından korunmuşlardır,

57. Bu rabbinin bir lütfudur ve işte büyük kurtuluş budur,

58. Anlasınlar diye onu senin lisanını kullanarak kolaylaştırdık, 

59. Şu halde bekle, zaten onlar da bekliyorlar.
                                                                      
***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder