98 BEYYİNE (Belge) 99 ZİLZAL (Sarsıntı)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Kitap sahiplerinden ve ortak koşanlardan kafirler (kalp körleri), kendilerine açık bir bilgi verilmedikçe görüş değiştirecek değiller,

( Müslümanlar ayetteki "kitap sahipleri" ifadesinden sadece Yahudileri ve Hristiyanları anlar, Kuran kitap değilmiş gibi kendilerini bu ifadeye dahil etmezler. Edenleri de kafirliği hiç üstüne kondurmaz,  farklı görüşte olanları kafir görürler. Tuhaf bir biçimde herkes kendi imanından emin ve herkes kendi dininden memnun?

2. O İlah'tan bir elçi, işte yalandan yanlıştan arındırılmış sayfalar okuyor,

( Arapça'da "Kıraat" yazıyı okumak, "Tilavet" ezberden okumaktır. Günümüzde bu ayrım unutulmuş, her ikisi de okuma olarak çevrilir olmuştur. Oysa bu fark çok önemli eski bir bilgi saklıyor.

Anadolu'da okuma yazmayı yaygınlaştırmaya çalıştığımız yıllarda, kasabalara "destancı" denilen kimseler gelirdi. Ellerinde sarı saman kağıda iri kara harflerle basılmış bir tomar broşürle meydanın uygun bir köşesinde durur, ağıt yakmakla nutuk atmak arası bir ahenkle konuşmaya başlarlardı. Bazen yanlarında küçük bir darbuka veya saz olur, bazen hızlı bazen yavaş bir ritimle çalarak konuşmanın arka planındaki duyguyu vurgulamaya çalışırlardı. Ellerindeki kağıtlara hiç bakmazlardı, anlatacaklarının hepsi ezberlerindeydi. Ne mi anlatırlardı? Çoğu kez halkın belleğinde yer etmiş büyük acılar, büyük aşklar, büyük savaşlar, kahramanlıklar, güncel kazalar, belalar, vs. Öyle etkileyici bir ses ve ahenkle anlatırlardı ki, ister istemez merak eder ve durup dinlerdiniz. Ve destanın sonlarına doğru en can alıcı yerinde durur, isterseniz devamını okuyabileceğiniz kağıtları en küçük bir paraya satmaya başlarlardı.

Kuran'ı, Enuma Eliş destanını, Gılgamış destanını okurken hep aklıma gelmişlerdir. Belki de "peygamberlik" kavramının ilk örneklerinin, kaybolmakta olan son gölgeleriydiler. Bugün Kuran'ı bilgi kaynağı bir metin olarak değil de içimizi ısıtan bir ahenkli bir nağme olarak dinlemeyi seviyorsak, belki de bu duygumuzun temelinde bugün destana dönen unutulmuş eski peygamberler vardır. Davut onlardan en meşhur olanıdır. )
  
3. Onlardadır kitapların değişmez temel hükümleri,

4. O kitap verilenler ki, kendilerine verilen açık bilgiye rağmen ayrılığa düştüler,

5. Oysa din konusunda onlardan, yanlışları terk ederek O İlah'a karşı içten olmak, namazı (duayı) yükseltmek ve malından verip temizlenmek dışında başka bir şey istenmemişti, işte budur en doğru din,

6. Kitap sahiplerinden kafirler (kalp körleri) ve ortak koşanlar içinde ebedi kalacakları cehennem ateşindedir. Şüphesiz işte onlardır insanların en zararlıları,

7. İman edip içten olanlar ise, şüphesiz işte onlardır insanların en faydalıları,

8. Onların rableri katındaki mükâfatı, içinde her şeyin su gibi aktığı ebedi kalacakları cennet bahçeleridir. O İlah onlardan razı olmuştur, onlar da Ondan. İşte bunlar rabbinden ürperen kimseler içindir.

***


99 ZİLZAL (Sarsıntı)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Yeryüzü kendine has sarsıntılarla (değişimlerle) sarsıldığında,

("Zilzal": Sarsıntı, zelzele. )

2. İnsanları ve cinleri açığa çıkardığında,

("Sekal" ; Mal, mülk, saklanan ev eşyası, yolcunun yükü, insan ve cinin ortak adı. "Eskal" ; Sekal'in çoğulu, yükler, ağırlıklar, kalabalıklar, insanlar ve cinler. 

Biz bugün insanları zenci-beyaz, barbar-medeni, zengin-fakir gibi nasıl ayırıyorsak, geçmişteki insanlar da kendilerini melek, insan, cin olarak isimlendirip ayırırlarmış. 72 Cin suresinde daha ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. ) 

3. Ve insan, buna neler oluyor dediğinde,

4. İşlerin tatil edildiği o gün her şeyi anlatır,

5. Rabbinin anlat dediği her şeyi,

6. İşin gücün olmadığı o günde insanlar yaptıklarını görmek üzere ayrı ayrı dönüp gelirler,

7. Artık kim zerre miktarı iyilik yapmışsa onu,

8. Kim de zerre miktarı kötülük yapmışsa onu görür.

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder