79 NAZİAT (Zor kullananlar)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Bak zor kullanarak kurtaranlara,

("Nez": Çekip koparmak, söke söke çekip almak. "Naziat": Çekip alanlar, zor kullanarak koparıp alanlar. "Gark": Suya batmak, suda boğulmak. "Garkan": Batırarak, boğarak. )

2. Bak yavaşça çekerek kurtaranlara,

("Neşt": Kolayca çözmek, yavaşça çıkarmak. "Neştan": Yavaşça, usulca, zorlamadan. "Naşitat": Yavaşça çekip çıkaranlar. )

3. Bak yaşatarak yol alanlara,

("Sabihat": Yüzenler, gemiler, yol alanlar, imanlı ruhlar, yıldızlar, peygamberler. "Sebhan": Yüzerek, tespih ederek, yaşatarak. )

4. Bak ilerleme konusunda öne geçen evvelkilere,

("Sebk": İlerleme, ileri gitme, öne geçme. "Sebkan": İlerleyerek, ileri giderek, ilerleme konusunda. " Sabikat": Öncekiler, evvelkiler, zamanca veya rütbece ileride olanlar, öne geçenler. )

5. Ve böylece işleri yönetenlere.

( Yukarıdaki ayetler peygamberlerin insanları cehennemden kurtarma konusunda takip ettiği farklı yöntemlerden söz ediyor. )

6. Sarsan sarstığı gün,

7. Arkasından gelen onu takip eder,

8. İşlerin tatil edildiği o günde yürekler korkudan titrer,

9. Gözler korkuyla açılır,

10. Şimdi diyorlar ki; Biz mi önceki halimize döndürüleceğiz,

11. Hem de kemiklerimiz bile dağıldıktan sonra öyle mi,

12. Bu dönüş bir hayal,

13. Oysa o tek bir çağrıya bakar,

("Zecr": Uyarı, çağrı, yönlendirme, zorlama, sıkma. )

14. İşte o onların dirilişidir. 

15. Musa'nın kıssasını duydun mu?

16. Hani rabbi ona kutsal vadi Tuva’da (övülen iman vadisinde)  seslenmişti,

("Vadi": İki dağ arasındaki dar uzun geçit, nehir yatağı, tarz, usül, yol, yöntem. "Kuds": Bereketlilik, eksiksizlik, temizlik, üretkenlik. "Mukaddes": Bereketli, verimli, üretken, eksiksiz. "Tuva": Övülen, methedilen şey.

Tuva vadisi isimli bu vadinin Sina yarımadasında Tur-i Sina, yani Tur dağı denilen bir dağın eteğinde olduğu söylenir. Oysa Tarihi ve Coğrafi bilgilerde böyle bir dağ da, böyle bir vadi de yoktur. Yoktur, çünkü bu ayet Kuran'ın benzetme sanatı yaptığı müteşabih bir ayettir. Selahaddin arkadaşımızın Enfal 8/42 ayeti tefsirinden aldığımız ilham ile şunları söyleyebiliriz;


Söz edilen vadi ilim ve irfan vadisidir. Vadide akan nehir bolluk ve berekettir. Oranın sakinleri, Neml suresinde izlediğimiz karıncalar gibi çalışkandırlar. Vadinin sağındaki dağ iman ve ahiret, solundaki dağ dünya ve tamahtır. Bu nedenledir ki Allah dağın veya vadinin sürekli sağından seslenir, solundan seslenmez. )

17. Firavuna git çünkü o azdı,

18. Ve ona de ki; Kusurlarından arınmak istemez misin?

("Tezekki": Manevi temizlenme, arınma, ahlaken yükselme, malı paylaşma, zekat.

Tezkiye kelimesiyle ifade edilen nefis temizliği, kişinin öz eleştiri dediğimiz kendi kusurlarını görmesi demektir. )

19. Seni rabbine ulaştırayım da ürper,

20. Ve ona büyük ayeti gösterdi,

( Musa'nın gösterdiği büyük ayet asasıydı. Asa düz haldeyken doğru bir ağacı, yani doğru bir insanı temsil eder. Eğilip büküldüğünde ise yılana dönüşür ve insanı aldatan şeytanı, yani nefsi temsil eder. Musa'nın yılan asasını atması nefsini terk etmesi demekti ve firavunun danışmanlarını imana getiren de bu olmuştu. 26 Şuara ve 28 Kasas surelerinde daha ayrıntılı anlatılır. ) 

21. Fakat o yalanladı ve reddetti,

22. Hızla arkasını döndü,

23. Toplanmaları için seslendi,

24. Ve dedi; Sizin en yüce rabbiniz benim,

25. Bu sebeple O İlah onu yakalayıp öncekilere ve sonrakilere ibretlik hikaye etti.

26. Şüphesiz bunda düşünen kimseler için ibret vardır.

27. Sizi adam etmek mi daha zor, yoksa melekleri (bilgeleri) bir araya getirip göğü (bilgelikleri) kurmak mı?

("Halk": Şekil vermek, eğitmek, adama çevirmek, insan yaratmak. "Bina": Farklı şeyleri birbirine bağlayıp başka bir şey yapmak. )

28. Onun mertebesini yükseltti ve düzene koydu,

29. Gecesini (cehaletini) karartıp gündüzünü (ilmini) ağarttı,

( Gecesini karartmak cehaletini azaltmak, gündüzünü ağartmak bilgisini artırmak demektir. )

30. Sonra yeri yayıp düzenledi,

31. Ondan suyu ve otlakları çıkardı,

32. Dağlarını (alimlerini) oturttu,

33. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için.

34. O büyük musibet gelip çattığında,

35. O gün insan neyin peşinde koştuğunu anlar,

36. Görmesi gerekenlere ateşin dibi gösterilir,

37. Artık kim azgınlaşmışsa,

38. Seçtiği dünya hayatında,

39. Varacağı yer cehennemdir,

40. Ama kim rabbinin makamından korkmuş ve nefsinin hırsından korunmuşsa,

( Rabbimizin makamını Aziz'ül Hakim (sevilen bilge) isimlerinden başlayarak esma'ül hüsna içinde arayabilirsiniz. )

41. Şüphesiz ki varacağı yer cennettir.

42. Sana o saatin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar,

43. Sende onun zikrinden (ilminden) ne var ki?

44. Onun sonu rabbindedir,

(“İnsanlığın gelişme sürecinde” olarak anlıyorum. )

45. Sen ancak ondan ürperenleri uyarabilirsin,

46. O günü gördüklerinde, sadece bir akşam ya da sabah vakti kadar yaşadıklarını sanırlar.
                                                                     
***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder