40 MÜMİN (İman eden)

İnsanla görünen O İlah adına,

1. Ha, Mim. ( Bilge, İnsan. )

( Hurufu Mukattaa harfleri hakkında 68 Kalem suresi altında bilgi verilmiştir. )

2. Kitabın indirilişi Alimlerin Sevgilisi O İlah’tandır,

3. Ondan başka kusurları bağışlayan, pişmanlığı kabul eden, cevabı ağır olan ve ödüllendiren bir ilah yoktur, dönüş Onadır,

4. O İlah’ın ayetleri hakkında kafirlerden (kalp körlerinden) başkası tartışmaz. Onların toplum içinde yer bulması seni yanıltmasın,

5. Onlardan önce Nuh kavmi ve mezhepleri, daha sonraları da nice ümmetler (toplumlar) elçilerini yakalamak için saldırmış, hurafelerle gerçeği silmek için uğraşmışlardı. Ama bak nasıl yakaladım ve nasıl oldu cevabım,

6. Kafirlerin (kalp körlerinin) ateş halkı olduklarını söyleyen rabbinin sözü işte böyle gerçekleşti,

7. Arş'ı (geleceğin bilgeliklerini) yüklenenler ve onlara destek verenler, iman ettikleri rablerini dile getirip yüceltirler ve iman edenler için af dilerler. Rabbimiz, merhametin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır, öyleyse pişman olup senin yoluna girenleri bağışla ve cehennem azabından koru,

("Arş": En yüksek gök, tanrının tahtı, tanrısal makam. 

Mesele Muhiddin-i Arabi'nin dediği gibidir, Allah'ın arşı insanlıktır ve o arşı taşıyanlar bilgelerdir. )

8. Rabbimiz, onların yanı sıra babalarından eşlerinden ve soylarından doğru olanları da kendilerine vadettiğin cennet bahçelerine koy. Şüphesiz sensin Sevilen Bilge,

9. Onları kötülükten koru, zira sen kimi kötülükten korursan muhakkak o kimse diriliş günü yardımına ulaşmış demektir ve büyük kurtuluş budur,

10. Kafirlere (kalp körlerine) seslenilir; Bugün O İlah’ın öfkesi, sizin imana davet edildiğinizde kafir (kalp körü) olurken duyduğunuz öfkeden daha büyük,

11. Dediler; Rabbimiz bizi iki kere öldürdün, iki kere dirilttin ve işte günahlarımızı itiraf ettik, şimdi çıkış yolu yok mu?

( Bu ölümlerden birincisi cehalet ölümüdür, ikincisi fiziksel ölüm. Doğum birinci diriliştir, kıyamet ikinci diriliş. )

12. O İlah’ın birliğine davet edildiğinizde kafirlik (kalp körlüğü) eder ve ancak kendi zannınız dahil edildiğinde kabul ederdiniz, artık hüküm büyüklüğü yücelen O İlah'ındır,

( Allah'ın birliği konusu İslamda Vahdaniyyet veya Ehadiyyet olarak bilinir. Bu tekliğin ne anlam taşıdığını, "sevilen bilge" anlamına gelen "aziz'ül hakim" ayetlerinde bulabilirsiniz. )

13. Size ayetlerini gösteren ve sizi gökten (bilgeliklerden) besleyen Odur, ancak Ona yönelenden başkası bunu düşünemez,

14. Şu halde kâfirlerin (kalp körlerinin) hoşuna gitmese de O İlah’ın dininde içten olun,

15. Arş'ın (geleceğin bilgeliklerinin) sahibi, emrinden (işlerinden) olan ve mertebe mertebe yükselttiği ruhu (ölümsüz nefesi) kullarından dilediğine ulaştırır ki, kavuşma günüyle uyarsın,

16. Ortaya çıktıkları gün onların hiçbir şeyi O İlah’a gizli değildir. O gün söz sahibi kimdir? Tek kahredici O İlahtır,

17. O gün herkese hak ettiği ödenir ve haksızlık edilmez, şüphesiz O İlah hesabı çabuk görendir.

18. Yaklaşan o günle onları uyar, korkudan yürek ağza geldiğinde zalimlerin (nefsine uyanların) ne dostu vardır, ne de sözü dinlenir bir ricacısı,

19. Gözlerde ve gönüllerde gizlenen hainliği bilir,

20. O İlah ortaya gerçeği koydu, ondan başka dua ettikleri ise ortaya hiçbir şey koyamazlar. Şüphesiz O İlah Odur ki, İşitir ve Görür,

21. Kendilerinden öncekilerin sonu ne oldu görmüyorlar mı, oysa onlar kendilerinden daha güçlüydüler ve yeryüzünde daha büyük eserler bırakmışlardı. Böyleyken O İlah onları suçları sebebiyle yakaladı ve O İlah'tan koruyanları da olmadı,

22. Elçilerin getirdiği açık gerçeklere kafir (kalp körü) kesildikleri için O İlah onları yakaladı, şüphesiz O cevabı ağır olan kuvvettir,

23. Şüphesiz Musa'yı ayetlerimizle ve açık delillerle göndermiştik,

24. Firavun, Haman ve Karun’a. Ama dediler; Bu yalancı bir filozof,   

25. Katımızdaki gerçeği getirdiğinde dediler; Onun yanı sıra iman edenlerin erkek çocuklarını da öldürün, sadece kadınlarını yaşatın. Oysa kâfirlerin (kalp körlerinin) tuzağı sapıklıktan başka bir şey değil,

( Firavunun söz ettiği ölüm Osiris efsanesi üzerine kurulu kültürel bir köreltmeydi. Bakara 2/49  ve Araf 7/141 ayetlerinde geniş bilgi verilmiştir. )

26. Firavun dedi; O rabbine yalvara dursun, bırakın beni Musa'yı öldüreyim. Çünkü ben onun dininizi değiştirmesinden yahut ülkede karışıklık çıkarmasından korkuyorum,

27. Musa dedi; Büyüklenen ve hesap gününe inanmayanların hepsinden sizin de rabbiniz olan rabbime sığındım,

28. Firavunun yakınlarından iman sahibi olan ama imanını saklayan bir adam dedi; Bir adamı rabbim O İlah'tır dediği ve size rabbinizden belgeler getirdiği için mi öldüreceksiniz? Söyledikleri yalansa günahı kendisinedir, ama doğru söylüyorsa söyledikleri gelip size çatar. Şüphesiz O İlah yalanı alışkanlık edineni doğru yola iletmez,

( İsra 17/60 ayeti şöyle diyor; 
" Şüphesiz rabbin halkı çepeçevre kontrol altında tutar." 
Benzer bir anlatımı Cin 72/ 26 -28 ayetlerinde de görüyoruz; 
" Gizlinin alimi gizlediğini kimselere bildirmez. Ancak seçtiği elçiler hariç, onları bile diğer kullarıyla gözetlemektedir ki rablerinin gönderdiğini iletip iletmediklerini bilsin." 
Sözü firavunun yanındaki imanını gizleyen adama getireceğim. Şüpheniz olmasın, her insanın çevresi imanını gizleyen insanlarla çevrilidir ve hepimiz sürekli gözetim altındayızdır. Hatta onlar, eşimiz ve çocuklarımız bile olsa. )

29. Ey kavmim bugün yeryüzünde en güçlü biziz, ama O İlah’ın öfkesi gelip çatarsa bize kim yardım eder? Firavun dedi; Ben size kendi görüşümü aktarıyorum ve size aklın aydınlık yolundan başka yol göstermem,

30. O imanlı dedi; Ey kavmim, mezheplerle bölünenlerin başına gelenin bir gün sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum,

31. Tıpkı Nuh, Ad, Semud kavimleri ve sonrakilere olduğu gibi. Oysa O İlah kullarının zalim (nefsine uyan) olmalarını istemez,

32. Ey kavmim feryat edeceğiniz o günden korkuyorum.

33. O gün arkanıza dönüp kaçarsınız da O İlah’tan kurtaran birini bulamazsınız. O İlah’ın saptırdığına doğru yolu gösterebilen yoktur,

34. Daha önceleri Yusuf açık delillerle geldiğinde onun getirdiklerinden de şüphe etmiş, ama ölümünden sonra arkasından demiştiniz ki; O İlah artık böyle bir elçi göndermez. O İlah şüphede kalıp aşırı gidenleri işte böyle saptırır,

35. Delili olmadığı halde O İlahın ayetleri hakkında tartışanlar, gerek O İlah, gerekse iman edenler katında öfkeyle karşılanırlar. O İlah büyüklenen zorbaların anlayışını işte böyle mühürler,

36. Firavun dedi; Ey din danışmanım, bana bir Tanrı Evi inşa et, umarım böylelikle bir çıkış yolu bulur,

37. Göklerin yollarında Musa'nın ilahını açığa çıkarırım, çünkü ben onun yalan söylediğini sanıyorum. Böylece firavuna yanlışları doğru gösterildi ve yoldan çıktı, firavunun oyunu kayıptan başka şey getirmedi,

( Antik Mısır dinini en iyi anlatan metin, firavunların tanrılığını anlatan Osiris efsanesidir. Dini danışmanlarına inşa ettirdikleri Tanrı Evleri ise bugün hala ziyaret edilen Dendarah, Abu Simbel, Edfu, Luxor, Filal ve Karnak tapınaklarıdır. )

38. O imanlı dedi; Ey kavmim, beni dinleyin de size doğru yolu göstereyim,

39. Ey kavmim şüphesiz dünya hayatı geçici, ölümden sonraki hayat ise kalıcı yurttur,

40. Kim kötü niyet beslerse ancak onun kadar karşılık görür. Kadın veya erkek, kim de içten olursa cennetlere konulur ve hesapsızca ödüllendirilir,

41. Ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken siz beni ateşe çağırıyorsunuz,

42. Siz beni O İlah'a kafir (kalp körü) olmaya ve bilmediğim şeyleri Ona ortak etmeye çağırıyorsunuz, oysa ben sizi kusurları örten sevgiliye çağırıyorum,

43. Sizin beni çağırdığınız şeylerin dünyada ve gelecekte geçerli çağrısı yok. Şüphesiz bizim dönüşümüz O İlah'adır ve şüphesiz haddi aşanlar ateş halkıdır,

44. Söylediklerimin doğruluğunu yakında anlayacaksınız. Ben işimi O İlah’a havale ediyorum, şüphesiz O İlah kullarını görendir.

45. Böylece O İlah onu onların kötülüklerinden korudu, firavun yanlılarını ise azap kuşatıverdi,

46. Ve o gün vakit geldiğinde, firavun hanedanı sabah akşam ateşe atılmak üzere cezanın en şiddetlisine konulur,

47. Ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken halkın acizleri büyüklenen önderlere dediler; Biz size tabi olmuştuk, şimdi ateşimizi hafifletebilir misiniz?

48. Önderlik edenler dedi; Bizler de buradayız, O İlah kulları arasında hükmünü verdi,

49. Ve ateştekiler cehennem bekçilerine dedi; Rabbinize dua etseniz de bir gün olsun cezamızı hafifletse?

50. Dediler; Elçileriniz size bilgi belge getirmemişler miydi? Evet, cevabını alınca dediler; Şu halde dua edin..? Kafirlerin (kalp körlerinin) duası sapkınlıktan başka bir şey değil,

( Bu ayete açıklama olarak Musa'nın on emrinden birini yazıyorum; "Allah'ın adını boş yere ağzına almayacaksın." Musa'nın demek istediği şuydu; Günde kaç rekat namaz kıldığın, kaç kere Allah dediğin önemli değil, önemli olan insanlardan neler aldığın ve onlara neler verdiğindir. )

51. Şüphesiz elçilerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında hem de şahitlerin getirildiği o günde yardım ederiz,

52. O gün zalimlerin (nefsine uyanların) özrü fayda etmez, nefretle karşılanırlar ve en kötü yere konulurlar,

53. Musa'ya doğru yolu göstermiş ve kitabı İsrail oğullarına miras bırakmıştık,

54. O derin akıl sahiplerine doğru yolu gösteren bir zikirdir (Allah ilmidir),

55. Şu halde sabret, şüphesiz O İlah’ın sözü gerçektir. Sabah akşam övgüyle rabbini dile getir ve kusurların için af dile,

56. Şüphesiz delili olmadığı halde O İlah'ın ayetleri hakkında tartışanlar, içlerinde asla ulaşamayacakları bir büyüklenme taşıyorlar. Şu halde sen O İlah’a sığın, kuşkusuz O işiten ve görendir,

57. Elbette göklerin (bilgeliklerin) ve yerin (hayatın) yaratılması insanların yaratılmasından daha büyük bir iş, fakat insanların çoğu bilmez,

( Göklerin ve yerin yaratılışını Fussilet 41/9-12 ayetlerinde görebilirsiniz. )

58. Körle gören, içten olanla kötü niyet besleyen bir olur mu, ne kadar az düşünüyorsunuz,

59. O saat mutlaka gelecektir, bunda şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu iman etmez (emin olamaz),

60. Oysa rabbiniz dedi ki; Beni çağırın ki size geleyim, bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir,

( Yukarıdaki iki ayet arasında, gelmek fiiliyle ilgili dikkat çekici bir geçiş var. O geçiş " rabbi çağırmak", yani dirilişi isteyen insanlığa hizmet etmek. )

61. O İlah ki içinde sakinleşin diye geceyi (okumayı) ve açıkça görün diye gündüzü (bilgiyi) koydu. Şüphesiz O İlah'ın fazilet hazinesi insanlara açıktır, ne çare insanların çoğu teşekkür etmez,

("Teskin": Rahatlatma, sakinleştirme, yatıştırma. "Mubsir": Görücü, gösterici, görünen, bildiren, vazıh, açık, aşikar. "Fazl": Fazilet, insani değerler, değerler hazinesi. )

62. İşte O İlah'tır her şeyin yaratıcısı olan rabbiniz ve Ondan başka ilah yoktur. Şu halde nasıl oluyor da saptırılıyorsunuz,

63. O İlah'ın ayetlerine inatla karşı koyanlar işte böyle saptırılır,

64. O İlah ki sizi yeryüzüne yerleştirdi ve üzerinize göğü (bilgeliği) inşa etti, sonra sizi şekillendirip şeklinizi güzelleştirdi ve temiz yiyeceklerle besledi. İşte sizin rabbiniz O İlah, âlemlerin (insanlığın) rabbi yüce O İlah işte budur,

65. O sahiplenip yöneten ki, Ondan başka ilah yoktur. Şu halde din konusunda Ona karşı içten olun. Övgüler âlemlerin (insanlığın) rabbi O İlah'adır,

66. De ki; Rabbimden bana açık deliller gelince, sizin O İlah dışında kulluk ettiğiniz şeylere kulluk etmem yasaklandı ve âlemlerin (insanlığın) rabbine teslim olmam emredildi,

67. Odur sizi belirlenmiş bir ecele ulaşmanız için topraktan (ölüden), sonra nutfeden (saflıktan ve duruluktan), sonra alakadan (ilgiden, sevgiden) küçük bir çocuk olarak yetiştiren, sonra da belirlenmiş ecele ulaşmanız (kendisine kavuşmanız) için en güçlü çağınıza taşıyan ve yaşlı bilgeler yapan. Sizden kimileri de önceden vefat (ahde vefa) ettirilir, umulur ki düşünürsünüz,

("Şeyh": Bir kabilenin önderi, akıl hocası, yaşlı bilge. "Şeyb": Yaşlı, saçı sakalı beyazlamış. 

Bu ayet Bakara 2/259, Hac 22/5, Müminun 23/12-14 ayetleri ile benzerdir. Bedensel bir yaratılıştan değil, insani değerlerin yaratılışından söz ediliyor. Ayete bedensel açıdan bakarsanız insan yavrusunun eşek sıpasından farkı kalmaz. )

68. Odur yaşatıp öldüren, bir işin olmasını dilediğinde yalnızca ol der ve o olur,

69.  O İlah'ın ayetleri hakkında inatla tartışanları görüyor musun, nasıl da aldatılıyorlar değil mi?

70. Onlar kitabı ve elçilerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar ama yakında anlayacaklar,

71. Boyunduruk vurulup peş peşe sürüklenecekler,

72. Yakın dostlarının içinde, sonra yakıcı ateşin içinde,

("Hamim": Kaynar su, yakın hısımlar, soy sop, samimi arkadaşlar.

Hamim kelimesi Enam 6/70, Yunus 10/4, Saffat 37/67, Sad 38/57, Mümin 40/72, Duhan 44/46, 48, Rahman 55/44 ve Vakıa 56/42, 54, 93 ayetlerinde kaynar su anlamındadır. Buna karşılık Şuara 26/101 ve Mümin 40/18 ayetlerinde dost, yakın arkadaş anlamı kazanır. Bu anlam farklılıklarının, Sümer'deki tatlı sular ve acı sular kavramlarına kadar uzanan bir derinliği olduğunu düşünüyorum. )


73. Denir ki; Nerede ortak koştuğunuz şeyler,

74. O İlah'ın dışındakiler? Dediler; Yoklar, demek ki biz onlara boşuna dua ediyormuşuz. O İlah kafirleri (kalp körlerini) işte böyle şaşırtır,

75. Bu yeryüzünde boş yere şımarıp büyüklendiğiniz içindir,

76. Şimdi içinde ebedi kalacağınız cehennem kapılarından girin, büyüklenenlerin gideceği yer ne kötü?

77. Bekle, şüphesiz O İlah'ın sözü gerçektir. Onlara vadettiğimizin bazısını sana göstersek de veya göstermeyip öldürsek de, onlar sonunda bize dönecekler,

78. Şüphesiz senden önce de elçiler göndermiştik, kimini anlattık, kimini anlatmadık. Ama O İlah'ın izni olmadan hiçbir elçinin ayet getirmesi mümkün değildir. O İlah'ın emri geldiğinde ise gerçekle hükmedilir ve hurafeleri sevenler hüsrana uğrar,

79. O İlah ki binmeniz veya yemeniz için ehli hayvanları yarattı,

80. Onlardan dilediğiniz gibi faydalanır, onlarla ve gemilerle (dinlerle, inançlarla) taşınırsınız,

81. İşte size ayetlerini gösteriyor, Şu halde O İlah'ın ayetlerine nasıl olur da kafir (kalp körü) kesilirsiniz?

82. Sizden öncekilerin sonu nasıl oldu gezip görmüyor musunuz? Oysaki sizden daha kalabalık ve daha güçlüydüler, fakat sahip oldukları hiçbir şey onlara fayda etmedi,

83. Onların elçileri açık deliller getirdiğinde sahip oldukları ilimle şımardılar. Ancak alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıverdi,

84. Azabın dehşetini gördüklerinde derler ki; O İlah'ın birliğine iman ettik ve Ona ortak koşmaktan vazgeçtik,

85. Fakat azabı gördükten sonra iman etmek (anlamak) neye yarar? Bu O İlah’ın kulları hakkında eskiden bu yana süregelen kanunudur ki, kafirler (kalp körleri) tam burada aldanır.
                                                                      
***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder